Haberler / Blog

DAĞCILIĞIMIZDAKİ HİYERARŞİK İLİŞKİLER
Tarih: 12 12 2020 | 83DAĞCILIĞIMIZDAKİ HİYERARŞİK İLİŞKİLER
24 Kasım Öğretmenler Günü’nü henüz geride bıraktığımız şu günün düşündürdüklerinden yola çıkarak, köşe yazılarımdan ikincisinde, dağcılığımızdaki hiyerarşik ilişki modelleri konusu üzerinde durmak istiyorum.
Toplumsal yaşantımızın bir çok alanında gözlemlediğimiz hiyerarşik, lineer ilişki modellerini, dağcılığımızda da müşahade etmemiz mümkün.
Şu ya da bu şekilde bir “otorite figürünü, makamını veya merciini”, niteliklerinden bağımsız olarak sayan, hatta seven bir yapımız var. Bir sosyolog değilim. Dolayısıyla bunun tarih içerisinde nereden, nasıl geldiğini ve toplumsal yapımızın bir parçası haline dönüştüğünü açıklayabilecek donanıma sahip değilim. Ne de böyle bir inceleme, bu köşe yazımın ana teması.
Bildiğim Batılı ülkelerin hiç birinde, belirli bir statü veyahut makam sahibi kimselere, bizde olduğu gibi, “Müdürüm”, “Daire Başkanım”, “Komiserim”, vs. şeklinde hitap edildiğine tanık olmadım. Bizde ise, nitelikleri ne olursa olsun (hitap edenden çok daha düşük de olabilir), makam veya statü sahibi kimselere, hitap edenden daha üst bir konumda bulunduklarını zımnen ve peşinen teslim etmek anlamına gelen sıfatlar kullanmak gelenek haline gelmiştir.
Dağcılığımızda, yukarıda saydığım sıfatların eşdeğeri “Hocam” ve/veya “Reis” olagelmiştir (“Hocam”ın tabi bir de ülkemizde sol kesimde kullanılan ve üstünlük ifade etmeyen bir hitap geleneği olduğunu unutmadan). Her iki sıfattan da (sol söylemdeki “Hocam” dahil) hiç hazetmemişimdir ve hiç bir zaman, kimseye yönelik ne kullanmışımdır, ne de bana yönelik kullanılmasını tasvip etmişimdir. Dağcılığa ilk başladığım yıllarda dahi, bana dağcılık tekniklerini öğretenlere ilk isimleriyle hitap edegelmişimdir.
Bu sıfatların, iyi niyetle ve bir saygı ve sevgi ifadesi olarak kullanıldığı durumlarda dahi, ifade ettikleri hiyerarşik bağlamdan ötürü, bence, dağcılık gibi, tüm lineer ilişki modellerini sıfırlayan bir uğraşta yerleri yoktur. Dağların ve onların doğasının gücü karşısında biz dağcılar, hepimiz birer bireyiz ve eşitiz.
Dağcılıkta esasen yeri olmayan hiyerarşik ve lineer ilişki modellerini ortadan kaldırmak, evvelemirde yaşça büyük, daha tecrübeli eğitici/ekip lideri veyahut yönetici konumunda bulunanların sorumluluğundadır. Kendilerine üst konum bahşeden tüm hitap şekillerine ve sıfatlarına karşı çıkarak, dağların karşısında, diğer dağcılarla birlikte alçakgönüllü eşit bir birey olarak durduklarını her fırsatta ortaya koymak onların elindedir. Oysa, bu konumda olan bir çokları, kendilerine yönelik bu hiyerarşik hitap tarzından memnundurlar ve bu onların egolarını okşamaktadır.
Dağcılıkta hiyerarşik, lineer ilişki modellerinin en ağırı ise benim bakımımdan, dağcılık oluşumlarının (dernek, kulüp) yönetimlerinde veyahut eğitici kadrolarında bulunanların, kendilerini, üyelerinin dağcılık hedefleri üzerinde söz hakkı sahibi görmeleridir. Geçmişte hem dağcıları bir çıkışı yapmakla “görevlendiren” Federasyon Başkanları gördüğümüz gibi, üyelerini belirli bir çıkışı yapmaktan men eden kulüp yöneticileri de gördük.
Dağlar, biz dağcıların özgür oyun alanlarımızdır. Ne bir “Reis” bizi “görevlendirebilir”, ne de bir “Hoca” bizi “men edebilir”. Dağlarda arzu ettiğimiz bir tırmanışı yapmak, riskleri göze almak, sadece ve sadece biz dağcıların özgür irademizle vereceğimiz bir karardır.
ÖMER BURHAN TÜZEL